"Helalzade Barıştırır, Haramzade Karıştırır." Türk Atasözü < Meral Şenel / Savaş Söylemleri

Haziran 19, 2025

Kitap

 

sistemdir'

 

 Anti-Siyonist Yahudi Kongresi'nin ardından: 'Gazze’yi ve Holokost’u yaratan aynı sistemdir'

Sonrasında söz alan İngiliz sosyalist tarihçi Danny Gluckstein, Siyonizm fikrinin ortaya atıldığı dönemde, dünya Yahudilerinin tamamına yakınının Siyonizm karşıtı olduğuna dikkat çekti:

“Yahudiler tüm dünyaya yayılmıştı ve enternasyonalizme en yakın halk onlardı. 19. yüzyılda kapitalizm, sanayi devrimi ve milliyetçilik ideolojisinin geliştiği dönemde Yahudilerin büyük kesimi anti-kapitalist ve enternasyonalist oldular. Sosyalizm şemsiyesi altında hem kapitalizm, hem de anti-semitizm ve ırkçılığa karşı mücadele ettiler ve bunu Yahudi olmayanlarla omuz omuza sürdürdüler. Karl Marx, Rosa Luxemburg ve Leon Trotsky gibi Yahudi kökenli devrimcileri F. Engels, Karl Liebknecht ve Lenin’den ayrı düşünebilir miyiz? Siyonizmin ortaya çıktığı dönemde ABD nüfusunun sadece 40'ta 1'i Yahudiyken, ABD Komünist Partisi üyelerinin yarısı Yahudilerden oluşuyordu. Güney Afrika nüfusunun sadece yüzde 0,3’ü Yahudiydi, Mandela yargılandığında yanında yer alan beyazların tamamı Yahudiydi. Bu gerçekle her zaman gurur duymuşumdur.”

Holokost sonrasında, Yahudilerin devrimci geleneğini yok etmek ve zihinlerde yeniden kapitalizm hegemonyasını kurmak için kapitalizmin geri getirildiğini belirten Gluckstein, “ABD ve İngiltere Auschwitz’i yok edebilirdi; ancak, bunu bilinçli olarak yapmadılar. Adeta Holokost’u istediler. Kapitalizmin her geçen gün silahlar ve savaş anlamına geldiğini yaşayarak görüyoruz. İşte bu nedenle Gazze'de yaşananlar sadece Gazze'nin sorunu değildir. Gazze için savaştığımızda Holokost'u yaratan sisteme karşı da savaşmış oluyoruz. Bu yüzden bu sistemi ortadan kaldırmalıyız" diyerek konuşmasını tamamladı.

                

Haziran 18, 2025

İlişki

İsrail'e silah satan Leonardo şirketinden Baykar'a övgü
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Baykar, İsrail'e silah satmasıyla gündeme gelen ve dünyanın farklı şehirlerinde protesto edilen İtalya merkezli Leonardo şirketi ile ortak girişim kurdu. Anlaşma, iki gün önce Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen Paris AirShow’da duyuruldu. TRT World'e konuşan Leonardo'nun Başkanı Stefano Pontecorvo, Baykar'la ortak girişimleri LBA Systems'e ilişkin, "Baykar’ın bizi stratejik ortak olarak seçmesinden büyük gurur duyuyoruz. Baykar harika bir şirket, muhtemelen dünyanın en iyisi. Bu ortaklığa o kadar bağlıyız ki şirketimizin tarihinde ilk defa başka bir firmayla ortak stant açtık. Bu firma da Baykar" diye konuştu.

bürokrasiyi,

AB savunma üretiminde bürokrasiyi azaltıyor

Paket kapsamında, savunma projeleri için gereken onay süreçlerinin hızlandırılması, ortak alımların teşvik edilmesi ve finansman olanaklarına erişimin kolaylaştırılması gibi bir dizi düzenleme yer alıyor. Yasa yürürlüğe girdiği takdirde, bazı projelerde birkaç yıl sürebilen onay süreçlerinin 60 güne kadar düşürülmesi öngörülüyor.

Komisyon ayrıca, yasa paketiyle birlikte savunma sanayisi ve silah üretiminin bazı durumlarda “üstün kamu yararı” kapsamında değerlendirilmesini ve çevre koruma düzenlemelerine karşı öncelik kazandırılmasını hedefliyor. Kimyasal madde düzenlemeleri gibi karmaşık konularda ise ulusal düzeyde savunma gerekçeli istisnaların önü açılabilecek.

Russell,

"İktisadi işlerin ne dereceye kadar silahlı kuvvetlere dayandığı genellikle idrak edilmemektedir. Servet kısmen iş alanındaki hüner sayesinde kazanılır, ama böyle bir hüner de ancak ordunun ya da donanmanın gücü çerçevesinde mümkündür."

Bertrand Russell, Aylaklığa Övgü

Kitap

 

Savaş Günlerinde:
Bertrand Russell (1872 - 1970)

             

Haziran 04, 2025

BÜFOK

BÜFOK Bülten Mayıs 2025

Biyografi: 
Gazze’den Dünyaya Yükselen Ses: 
Fatima Hassuna 

Mayıs 18, 2025

Film

hepsinin patronu aynı.

 

Savulun bozkürtler geliyor

Eee ne oldu da “Hadi gel yeniden barışalım” noktasına geldiler?

Cevabı çok basit. Hepsinin patronu aynı da ondan. Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasal İslam, ABD’nin Türkiye’de kurdurduğu kontrgerillanın desteğiyle palazlandı. Komünizm tehlikesine karşı siyasal İslamcıları Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde, komando kamplarında eğitilen ülkücü gençliği de Esir Türkleri Kurtarma Ordusu (ETKO), Türk İntikam Tugayı (TİT), Türk Yıldırım Komandoları adı altında örgütleyerek sol hareketi ve işçi eylemlerini durdurmada kullandı.

Sosyalist bir temelde kurulan PKK’nin ilişkileri de hayli karmaşık. Türkiye dışına çıktıktan sonra Suriye, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve Yunanistan’la girift ve konjonktürel ilişkiler kurdu. BOP devreye girdikten sonra tümüyle ABD’nin kontrolünde bir örgüt olarak varlığını sürdürdü.

AKP’nin kimin desteğinde kurulduğu ve daha iktidara gelmeden Beyaz Saray’da devlet başkanı gibi Erdoğan’ın ağırlandığı malum. Ancak 1 Mart tezkeresinin reddi sonrasında ABD, AKP’den ziyade FETÖ ile yol yürümeye karar verdi. Türk ordusuna operasyon da FETÖ-AKP ortaklığıyla gerçekleşti.

Sonuç olarak; hepsinin patronu aynı. Patron “Hadi şimdi savaşın” dediğinde savaşır, “Planlar değişti şimdi barışın” dediğinde de barışırlar.

Suriye’de Esad’ın devrilmesiyle yeni planlar devreye kondu. PKK’ye “Uzatma artık sana Suriye’nin kuzeyinde otonom bir bölge veriyoruz” dendi. AKP ve MHP’ye de “Siz de bir dönem daha iktidarda kalmak istiyorsanız Suriye’deki YPG varlığını görmezden gelin. Onlar da Kandil’i boşaltsınlar” denince yelkenler indi.

Miyase İlknur    Cumhuriyet
 
                                     

Mayıs 16, 2025

Özel mülkiyetin, sermayenin ve piyasaların yeri ne?

Biri ‘çözüm’ mü dedi?

 Örneğin, “demokratik toplum” hangi üretim tarzına dayanıyor? Özel mülkiyetin, sermayenin ve piyasaların yeri ne? Sınıflar ortadan kalkıyor mu, yoksa yalnızca kimliklerin temsiliyle mi yetinilecek? Bütün bu sorular yanıtsız bırakıldığında, “demokratik toplum” kavramı, yalnızca bir retorik süsü haline gelerek devletin yeniden yapılanmasına dair elit düzeyde bir pazarlığın zeminini döşemeye başlıyor.

 Demokratikleşme, yalnızca sandık değildir; aynı zamanda laik, eşit yurttaşlığa dayalı, seküler bir kamu aklını da gerektirir. Eğer Kürt sorununun çözümünde laiklik dile getirilmeden bir mutabakat aranıyorsa, o zaman kurulacak yeni rejim, yalnızca başka bir otoriter, belki de faşizan bir rejim olacaktır. Kısacası, siyasal İslam’ın iktidar elitleri ile Kürt hareketinin askeri, kültürel ve siyasi seçkinleri arasında yapılan bu görüşmeler, Kürt halkının yaşam koşullarına, refahına ve geleceğine dair pek bir şey vaat etmiyor.

 Bu bağlamda, siyasal İslamın rejiminin zayıfladığı bir konjonktürde, “çözüm süreci” adı altında yeniden masaya konan bu model, siyasal İslam’ın ömrünü uzatmaya ve Kürt hareketinin seçkinlerine yeni bir iktidar alanı açmaya dönük bir taktik izlenimi veriyor. Bu taktik, Kürt işçisinin, göçmen mevsimlik tarım işçisinin, kadın emekçinin, genç işsizlerin, kültürel olarak dışlanmış Alevi Kürtleri adeta, “bahsi diğer” bir ayrıntı gibi görüyor.  
Ergin Yıldızoğlu   Cumhuriyet 
                      

Mayıs 06, 2025

"....vatan için Kore dağlarında savaştım!"


Tuhaf nesne: Vatan

​“Kore’de şehit düşmek”, “Kore gazisi olmak” o kadar yüceltildi ki, bu topraklarda en çok duyulan sözlerden biri uzun zaman şu oldu: “Ben bu vatan için Kore dağlarında savaştım!”

​“Vatan nere, Kore nere yahu?!” diyenlerin sesi kısılırken, hamaset zirveye çıktı. Kasım 1950’de, Hürriyet’in manşetinde şöyle bir haber vardı örneğin: “Kore’de Türk süngüsü parladı / Komünist çeteleri kahramanlarımızdan bir heyula gibi korkmağa başladılar. Türk süngüsünden yılan çeteciler, geceleri zehirli hançer kullanıyorlar.”

​Haberin asıl ilginç satırları şunlardı: “Dini itikatlarına göre, bıçak ve süngü ile öldürüldükleri takdirde cehenneme gideceklerini zanneden çetecilerin maneviyatları çok bozulmuş ve perişan bir hale gelmiştir.”

​Yani bu Koreliler bir yandan komünistti, bir yandan epey dindardı, bu arada kesici-delici silahların yapımı ve kullanımı konusunda uzman halklar arasında anılmalarına rağmen bıçak ve süngüye dair böyle bir inançları vardı ve buna rağmen savaşıyorlardı -demirden korkup trene biniyorlardı-, öyle mi?!

Uğur Kutay   Birgün

Mayıs 04, 2025

Nam-ı diğer ‘kasap’: Recai Tetik












Önder'in işkencecisiyle yüzleşmesi:
Gün gelir sanıkla sorgulayan yer değiştirir

 

Nisan 27, 2025

Suriye

 

 Film gibi bir ABD müdahalesinin hikayesi: Kereste Çınar 
ABD, 2012’de Suriye’deki muhalifleri Esad’a karşı silahlandırıp eğitme planı yaptı. Obama’nın ilk başta reddettiği bu plan, 2013’te kabul edildikten sonra öngörülemez bir olaylar zincirini tetikledi

İngiltere


 
2025 model 'en iyi ihraç malınız ordunuz' gazı: The Economist Erdoğan'ı 'kurtarıcı' ilan etti 

İngiltere merkezli The Economist dergisi, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı "Avrupa'nın muhtemel kurtarıcısı" olarak nitelendirdi.

Dergide imzasız yayınlanan yazıda "Amerika geri çekiliyor. Rusya'dan gelen tehdit artıyor. Ukrayna savunmada. Yeni harcama vaatlerine rağmen, silah üretimi rahatlık için çok düşük kalıyor. Korkmayın, Avrupalılar. Arkanızda Recep Tayyip Erdoğan var" değerlendirmesine yer verildi.

Analizde Avrupa’nın güvenlik öncelikleri doğrultusunda Türkiye ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığını yazdı.

Yazıda, Erdoğan’ın en güçlü rakibi Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına rağmen Avrupa’nın bu gelişmeyi “rahatsız edici ama engelleyici olmayan bir durum” olarak gördüğü belirtildi.

    
2002'de Soros da söylemişti

The Economist'in analizi, 23 yıl önce AKP'nin iktidara hazırlandığı süreçte Batı'dan yükselen benzer bir değerlendirmeyi anımsattı.

Erdoğan'ın Ocak 2002'deki ABD ziyaretinden sonra Can Paker'in evinde düzenlenen bir toplantıda Amerikalı spekülatör ve küresel çapta siyasi dizayn girişimcisi George Soros ağırlanmıştı, bu buluşmaya şu isimler de katılmıştı: Isak Alaton, Güler Sabancı, Taha Akyol, Eser Karakaş, Ali Koç, Ayşe Buğra Kavala, Cem Boyner, Bülent Eczacıbaşı ve Cuneyd Zapsu.

Bu toplantıda söz alan Ali Koç, Türkiye'nin dışa özellikle de Orta Doğu'ya açılması gerektiğini vurgulayarak "Bize daha geniş açılımlar lazım. ABD ile ticari ortak olalım. İsrail ve Ürdün'de olduğu gibi Türkiye'de nitelikli sanayi bölgeleri oluşturulsun. Bunu ABD'de herkese anlatın" demişti.

Soros bu kapalı toplantının ardından Sabancı Üniversitesi'ne geçmiş, burada verdiği demeçte "Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle en iyi ihracat ürünü ordusudur" demişti.

2012

  

"Siz de bir narsisist misiniz? Narsisist biriyle etkileşim halinde misiniz? Yaygın inanışın aksine narsisistler kendilerini ya da bir başkasını sevmezler. Gerçek benliklerini kabul edemezler. Onun yerine, duygusal hissizliklerini gizleyen maskeler oluşturup yüzlerine yapıştırırlar."  2012 

Nisan 14, 2025

Antalya / Jeffrey Sachs

Antalya Diplomasi Forumu’na damgasını vuran konuşmasında ABD’li ekonomist Sachs, Suriye’deki iç savaşın ABD ve İsrail’in kararı olduğunu söyledi. Sachs, Suriye’deki cihatçıların yıllarca CIA tarafından eğitildiğini kaydetti.

Antalya Diplomasi Forumu’na katılan Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı Başkanı Prof. Dr. Jeffrey Sachs, Suriye’de 2011’de başlayan iç savaşın kökenlerinin 2001’e dayandığını, İsrail’in güçlenmesi için bölgedeki savaşların NATO ve Pentagon tarafından planlandığını söyledi.

5 YILDA 7 SAVAŞ

“Suriye: Uzlaşan ve Yeniden İnşa Edilen Ülke” konulu panelde konuşan Sachs, “2001’de eski NATO Başkomutanı Wesley Clark’tan ‘5 yıl içinde 7 savaş’ hedeflenen bir liste aldıklarını” söyledi. “Bu savaşın tamamı Beşar Esad’dan kaynaklanmadı” diyen Sachs, “2011’de Washington’da Esad’ı devirmek üzere bir karar alındı, aslında bu karar İsrail’den çıktı. (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu, Ortadoğu’da İsrail’e karşı olan her hükümeti devirmek istiyor. Bu süreçte bir dostu vardı: CIA ve ABD” dedi.

Dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın emriyle savaşın başladığını belirten Sachs, şunları söyledi: “Timber Sycamore Operasyonu ile ABD, bölgedeki ülkelerle birlikte cihatçı savaşçıları eğiterek, silah ve para sağlayarak rejimi devirmek için hazırladı. Bu savaşın sonucu, CIA’nın 2011’de istediği şeydi.”

İsrail’in teşvik ettiği savaşlardan 6’sının Lübnan, Irak, Suriye, Libya, Somali ve Sudan’da yaşananlar olduğunu söyleyen Sachs, “Bu yedi savaşın sadece biri hâlâ gerçekleşmedi; o da İsrail’in büyük bir arzu duyduğu İran’a karşı ABD savaşı. Bugün bile İsrail bu savaşı kışkırtmaya çalışıyor” dedi. 

                               

Suriye / Geçmişe mazi...

2009
Obama TBMM'de
 
Türkiye Burjuvazisinin Yeni Nüfuz Alanları 
ve “İstikrar İhalesi”

Suriye / Geçmişe mazi...

2012


Nisan 08, 2025

çok güçlü ve akıllı bir adam

 

Trump, Erdoğan'ı övdü, rahip Brunson'ı hatırlattı

"Çok güçlü ve akıllı bir adam Erdoğan"

Trump, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şunu da söyledim. Kimsenin yapmayı başaramadığını, iki bin yıl boyunca yapmayı başaramadığını başardıklarını söyledim. Suriye'yi aldınız. Tabi aracılar üzerinden aldınız dedim. "Yok ben değilim" dedi. Ancak ben ona, "hayır sendin ama sorun değil" dedim. Sonra da dedi ki, "evet belki de benimdir" dedi. Bakın güçlü bir adam, çok güçlü ve akıllı bir adam Erdoğan. Kimsenin yapmayı beceremediği bir şeyi yaptı. Hakkını vermek lazım. Netanyahu, senin Türkiye ile herhangi bir problemin varsa çözebilirim diye düşünüyorum. Tabi senin de makul olman lazım." açıklamasında bulundu.

Netanyahu: Türkiye ile kötüleşen komşuluk ilişkilerimiz var

Trump ile Suriye'deki durumu da ele aldıklarını söyleyen İsrail Başbakanı Netanyahu, "Suriye'deki durumu da ele aldık. Türkiye ile kötüleşen komşuluk ilişkilerimiz var. Suriye'nin, Türkiye de dahil olmak üzere hiç kimse tarafından İsrail'e saldırı için bir üs olarak kullanılmasını istemiyoruz. Türkiye, ABD ile harika ilişkileri olan bir ülke. Başkan Trump'ın Türkiye lideri ile bir ilişkisi var. Bu çatışmayı çeşitli şekillerde nasıl önleyebileceğimizi görüştük." ifadelerini kullandı.

"Eğer Gazzeliler gitmek istiyorsa, bazı ülkeler onları almaya hazır"

       
Murat Yetkin: Hiçbir ABD Başkanı, hiçbir Türk Cumhurbaşkanı için bu kadar övgüyle konuşmamıştır; Trump Erdoğan'ı överken aba altından sopa gösteriyor

Darbelerde neler olur? / 2018'den...

12 Eylül sabahı ABD Büyükelçisi:
'Askeri liderleri iyi tanıyoruz, endişeye mahal yok'

12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında ABD'nin Ankara Büyükelçisi olan James Spain, darbeden birkaç saat sonra ABD'ye gönderdiği diplomatik notta askeri lideri iyi tanıdıklarını ve Türkiye'nin gerek dış politika gerekse de savunma politikalarının değişeceği yönünde endişe yaratacak bir neden olmadığını söylüyor.  Bu haber BBC Türkçe'de ilk kez 12 Eylül 2018'de yayımlandı.

Nisan 06, 2025

Hak, hukuk, boykot

 

Hak, hukuk, boykot

1832 Norfolk doğumlu Charles Cunningham Boycott, Birleşik Krallık ordusundan kendi isteğiyle ayrıldığında yüzbaşı rütbesi taşıyordu.

O çağda krallığa bağlı İrlanda’ya yerleşti ve çiftlik kâhyası oldu. 1879’da Mayo bölgesinde Erne kontu ve toprak ağası John Crichton’un tarım arazilerini işletiyordu.

Tarihe soyadıyla geçecek “abluka” eylemi, işte o köyde, o yaz patladı.

Henüz hasat başlamamıştı. Ama tarlalardaki ürün öylesine cılızdı ki milliyetçi Tarım Partisi başkanı ve “İrlanda’nın taçsız kralı” diye anılan Charles Stewart Parnell’in çağrısıyla örgütlenen köylüler; Erne kontunun toprak kirasından sadece bir yıllığına, yüzde 25 indirim yapmasını istediler.

Kont Crichton, öneriyi reddetmekle kalmadı. Aktif kâhya, emekli Yüzbaşı Boycott’u kiralarını ödemeyen köylüleri mülkünden sürmek ve hasatı kiralık tarım işçilerine yaptırmakla görevlendirdi. Zaten yoksul köylüler evlerinden ve tarlalarından atılacaktı.
 
UĞRADIĞI HEZİMETLE ANILMAK

Yüzbaşı Boycott, yanına silahlı adamlarını alıp yola çıktı. İngiliz askerlerin korumasında gelen kiralık tarım işçileriyle Lough Mask köyünde buluşacaktı.

Oysa örgütlü köy halkının gözü, cılız hasadın tamamını feda edecek kadar kararmıştı. Lough Mask’ı tahkim edip ablukaya aldılar. İngiliz askerleriyle gelen kiralık tarım işçileri geç kalınca; kâhya Boycott ve adamlarını köye sokmadılar. Yakın tarihin “boykot” denilecek ilk direniş eylemi, işte böyle başladı.

Mine G. Kırıkkanat    Cumhuriyet 

 
Az Bilinen Enteresan Bilgilerde Bugün: 
''Boykot'' Kavramının Ortaya Çıkış Hikayesi!

“Bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız”

 

16 Mart - 19 Mart bağı

Baştaki sorumuza dönersek AKP hükümeti, bugünkü yarı-demokratik rejimle bile Türkiye’yi ABD adına İran macerasına sokabilir mi? İşte 16 Mart Trump-Erdoğan telefon görüşmesi ile 19 Mart’ta İmamoğlu’na yapılan operasyon arasındaki bağ, bu sorunun yanıtıyla ilgilidir.

Ne dedi Trump 16 Mart’ta Erdoğan’a: “Bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” (A. Selvi, Hürriyet, 21.3.2025). Nasıl yorumladı o görüşmeyi Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff“Muhteşem ve dönüşümsel” (AA, 22.3.2025).  

 Mehmet Ali Güler   Cumhuriyet

uyuşturucu / söyleşi

  Farelerle ilgili yapılan deneylerden örnek vereyim. Klasik deneyde farelerin önüne iki seçenek konur: biri sade su, diğeri eroin ya da kokainle karıştırılmış su. Genellikle, fareler uyuşturuculu suyu tercih eder ve birkaç hafta içinde aşırı doz nedeniyle ölürler. Bağımlılığa dair bildiğimiz hikâye işte tam da budur: Maddeyi deneriz, hoşumuza gider, daha fazlasını isteriz ve sonunda bağımlı hale geliriz. Ancak 1970'lerde Profesör Bruce Alexander bu tabloyu sarsan çok önemli bir deney yaptı. Sorunun kimyasalda değil, kafeste olduğunu varsaydı. "Rat Park" adını verdiği ortam, fareler için adeta bir ütopyaydı: Sosyal etkileşim, bol yiyecek, oyun alanları ve çiftleşme imkânı vardı. Aynı zamanda farelere hem sade su hem de uyuşturuculu su sunuldu. Ve sonuç çarpıcıydı: Mutlu ve bağlı yaşayan fareler uyuşturuculu suya neredeyse hiç dokunmadı.   

Endonezya, 1965


ABD destekli Müslüman paramiliter örgüt ve ordunun, 1965 yılında, Endonezyalı komünist, aydın, azınlık, muhaliflere yaptığı korkunç katliamı anlatan, çekim tarzı, yerelliği, doğallığı ve hatta amatörlüğü ile oldukça özel ve güzel bir belgesel…
 
Sadece Anwar  Congo’nun 1000 den fazla komünist öldürdüğü söylenir..300.000’e yakını ise işkencelerde ve toplamda öldürülen insan sayısının 3 milyonu geçtiği tahmin çocuk yaşlı ayrımı yoktur ! Tek bir kişi yargılanmamış, mahkum edilmemiştir..

Uğur Tazegül   Beyazperde

      

Joshua Oppenheimer ile ‘Öldürme Eylemi’ Üzerine
       

Suharto yönetimindeki Endonezya cuntası 1 Ekim 1965’te yönetime el koydu. Cunta bu tarihten itibaren milyonlarca komünisti öldürdü. Belgelere göre Federal Almanya Cumhuriyeti bu konuda detaylı bilgiye sahipti.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...