"Helalzade Barıştırır, Haramzade Karıştırır." Türk Atasözü < Meral Şenel / Savaş Söylemleri

Kasım 25, 2024

Kasım 19, 2024

 

İşkenceci hesap vermeden öldü

12 Eylül Darbesi’nin ardından devrimcileri denek olarak kullanıp üstlerinde ilaçlar deneyen HZİ Vakfı’nın başkanlığını yapan Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında öldü. O dönem işkenceden geçen devrimciler ve solcular Çığ’ın ölümünün ardından yaşadıklarını hatırlatarak tepki gösterdi.

 HZİ kısaltmasına ismini veren Hatice Zahit Hanım, Prof. Dr. Turan İtil ve Muazzez İlmiye Çığ’ın anneleri. Vakıf, “Nöropsikiyatri” alanında faaliyet gösteriyordu. Vakıf; Mamak, Metris, Erzurum gibi siyasi tutuklu ve hükümlülerin çoğunlukta olduğu toplama kamplarında solcular üzerinde farmakolojik deneyler yapmıştı.

                    

Muazzez İlmiye Çığ’ın ardında bıraktığı ‘karanlık iddia’

 

Kasım 15, 2024

Zonguldak

 

İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü

İngiltere’de kasımda anmalar yapılıyor. Adı “Remembrance Day” (“Anma Günü”). I. Dünya Savaşı ve sonrasındaki çatışmalarda canlarını feda edenler hatırlanıp anılıyor. “Şehitlik” dinsel bir kavram ve İslam’a özgü. İngiltere’de şehit olmak yok. Düpedüz ölünüyor. Ama “vatan” için ya da emperyalist İngiliz burjuvazisinin dünyanın zenginliklerinin aslan payına el koyma hırsına kurban giderek ölünmüşse saygı duyuluyor. Ölüler hatırlanıyor.

Şehit densin ya da denmesin savaşta ölenlere saygı gösterilmesi gerçekte savaşta ölmenin kutsanması oluyor. Ölenlere saygıdan çok, savaşlara saygı gösterilmesi anlamına geliyor. “Savaşlar olağandır, savaşlarda ölümler de olağandır ve bize de anarak saygı göstermek düşer” denmiş olunuyor. Kutsanan, savaş oluyor.

Günümüzde İngiliz burjuvazisinin Amerikan burjuvazisiyle birlikte Ukrayna’da süren savaşın başlıca taraflarından biri olmasıyla kanıtlı bu üstelik. Savaş kurbanlarının anılması, Ukrayna savaşının silah-cephane ve hatta eğitmen kisvesi altında asker gönderilerek harlanmasıyla uyum içinde. Yoksa savaş kurbanlarını anmanın savaşa karşı olmakla bir ilgisi yok!

Bir de simgesi icat edilmiş: gelincik. Yakalara kızıl gelincikler takılıyor. Bu gelincikler bağış toplanarak satılıyor da. Simge, sonradan eski savaş alanlarını dolduran gelinciklerden esinlenerek üretilmiş. Bir de vurulup düşenlerin göğüslerindeki kan pınarcıklarına gönderme olmalı.

Tartışma konusu olmamış değil. Kurbanlarının anılması üzerinden savaşların kutsandığını düşünenler de gelincikler takıyor yakalarına. Onlarınki savaşlara karşı olduklarını belirtmek amacıyla beyaz gelincik. Aslında iş çığırından çıkmış. Gelinciklerin moruyla siyahı da var. Moru savaşlarda kurban giden at ve köpek gibi hayvanları belirtiyor. Onlar da anılıyor. Siyahıysa, İngiliz sömürgelerinden getirilip savaşın hizmetine koşulanlara özgü.
 
Mustafa Yalçıner   Evrensel

                    

2018   BBC

1. Dünya Savaşı'nın bitişinin 100. yıldönümünde İngiltere'de gelincik rozeti tartışması

Kasım 13, 2024

Eylül 2024

Filistin Laboratuvarı
İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor? 

Kasım 08, 2024

 

BM'den Gazze raporu: İsrail'in saldırılarında ölenlerin yüzde 70'i kadın ve çocuk

BM İnsan Hakları Ofisi'nin Gazze'de saldırılar, bombardımanlar ve diğer saldırı eylemleri sonucu öldürülenlerin kişisel bilgilerini doğruladığı aktarılan raporda, "Bu ölümlerin şu ana kadar yaklaşık yüzde 70'inin çocuk ve kadın olduğunu tespit ettik. Bu durum, ayrımcılık ve orantılılık da dahil uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinin sistematik olarak ihlal edildiğini gösteriyor. Doğrulanmış ölümlerin yaklaşık yüzde 80'i konut veya benzeri mekanlarda öldürüldü. Bunların yüzde 44'ü çocuk ve yüzde 26'sı kadın" ifadeleri kullanıldı.

 

Kasım 03, 2024

OKSİJEN

Netflix’in Filistin filmleriyle imtihanı

Netflix’te yer alan, Filistin’le ilgili filmler platformdan kaldırılınca kıyamet koptu, Netflix açıklama yaptı

Savaş karşıtı sivil toplum örgütü CODEPINK de, yayın devinin bu kararını kınadı ve bunu “Filistinlilerin hikayelerinin ve bakış açılarının popüler kültürden tam anlamıyla silinmesi” olarak nitelendirdi. Açıklamada, “Filistinlilerin seslerinin sistematik olarak silinmesi, geniş kitlelerin İsrail’in acımasız işgali, apartheid, etnik temizlik ve şimdi de Filistinlilere yönelik soykırım gerçeğini anlamasını engelliyor” ibareleri vardı.

Netflix ise geçen cuma günü yaptığı açıklamada, Filistin Hikayeleri koleksiyonunun üç yıllık bir lisans anlaşmasının parçası olarak Ekim 2021’de platforma yüklendiğini söyleyerek “Bu lisansların süresi doldu. Her zaman olduğu gibi, üyelerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için çok çeşitli kaliteli filmlere ve dizilere yatırım yapmaya ve dünyanın dört bir yanından gelen sesleri kutlamaya devam ediyoruz” dedi.

                      


Ekim 28, 2024

 

 
İsrail’e dokundurmayan İslamcılar

BAE System, İngiltere’nin en büyük, gelire göre dünyanın 6. büyük silah şirketi. Şirket, Gazze saldırısından beri, Filistin yanlıları tarafından protesto ediliyor. Bunun nedeni; savaş uçakları, mühimmatlar, füze fırlatma kitleri ve zırhlı araçlar için bileşenler de dahil olmak üzere BAE System’in İsrail’in en büyük tedarikçilerinden olması. O kadar ki BAE System, İsrail’e beyaz fosfor imalinde kullanılan madde ithaliyle bile suçlanıyor. Şirket hisselerinin Gazze saldırısıyla yükselişi haber oluyor.

İşin ilginci, SAHA EXPO’ya sponsor olan AA, İngilizce yayınlarında, BAE System’in İsrail ile ilişkilerini deşifre eden yayınlar yapıyor. Örneğin 17 Nisan tarihli haberde, Silahlı Şiddete Karşı Eylem grubunun İcra Direktörü Iain Overton ile söyleşi yapan Ajans, şunları aktarmış: “BAE Systems’in İsrail’le şu anda doğrudan ilişkisi var. İsrail’e obüs sattığını biliyoruz. Aynı zamanda F-35 savaş uçakları tedarik eden bir konsorsiyumun parçası olduklarını da biliyoruz. Bu silahlar, uluslararası insani hukukun ihlalinden, soykırım iddialarına kadar her türlü eylemde açıkça kullanıldı.” 

 

TİCARETE DOKUNDURMUYORLAR!

“BAE şirketi Gazze’deki soykırımdan kâr sağlıyor” yazılı pankartlar taşıyan protestocular, şirketin Londra’daki binası önünde silah ihracatının durdurulmasını istemişler. Ya da Lancashire’da şirket fabrikasını bloke etmişler. AA da bu eylemlere yer vermiş. Gelgelelim, Adem Özköse’nin aynı şirketi protestosu Türkiye’de olunca AA’da haber olmamış!

Daha da ilginci, Kaan uçağı dahil pek çok yerli projede BAE System ile işbirliği yapıldığı resmi kaynaklarda anlatılıyor. 

Barış Terkoğlu   Cumhuriyet

                              

Ekim 25, 2024

İstanbul

 

Fuarda İsrail protestosu: Gazeteci Adem Özköse gözaltına alındı

Gazeteci Adem Özköse, SAHA EXPO Fuarı'nda İsrail ordusuna silah sağladığı bilinen BAE Systems'i protesto ederken ağzı kapatılarak gözaltına alındı. 

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı'nın desteklediği ve Avrupa'nın en büyük silah ve savunma sanayi fuarlarından olan SAHA EXPO 2024 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı'na birçok ülkeden firma iştirak etti. 

Adem Özköse BAE Systems'in standında yaptığı protestoda şunları ifade etti: "Burası İsrail'in en büyük silah tedarikçilerinden biri olan BAE Systems'in standı. Gazze'de kardeşlerimiz katledilirken bu katiller burada olamazlar. Bunlara izin vermeyeceğiz." 



 
Erbil
 P
astası 
 
İbrahim Akyürek. 2012

    Irak’ın kuzeyinde iş yapan Türk şirketleriyle ilgili haberlere yıllar önce Milliyet Gazetesi’nde rastlamış, şaşırmıştım. O yıllar sayıları 200'ü aşıyordu, şimdi çoğu inşaat alanında 1200 şirket var. Sonra İbrahim Tatlıses’in piyango işlerini alması, inşaat işlerine girmesi haberleri yer aldı. Sonra Kuzey Irak’a giren bankalar, inşaatçılar, oteller, mobilyacılar, enerji şirketleri haberleri. Bu  arada Ahmet Özal çoktan Irak'a girmiş "Özal City" kurmuş, batmış haberimiz olmamış.
     Bizim sol, sosyalist, muhalif basın sermaye hareketliliği ile şiddet arasında pek bağlantı kurmaz. Herkes amatör strateji uzmanıdır. Harita üzerinde toprak, petrol, halk, güç  paylaştırır. Peşine hak, hukuk, halklar, barış, özerklik, emperyal güçler, kendi geleceğini tayin hakkı genellemelerini ekledin mi, tamam. 
     Gerçekten tamam mı? Neyse ki, yakınlarda bir çıt çıktı. Haber.sol.org'da Barzani İmparatorluğu ve enerji şirketleri konusunda araştırma yazısı yer aldı.

.               
İnternet aramasında “Erbil” ve “Türk şirketleri” yazın karşıınıza çıkan şehvet dolu haberleri görmek bedava size. Ortalıkta, benzetmek gibi olmasın ekonomi-politik sömürü pornosu dolaşıyor. Arzular ve çeşit çeşit yatırımlar ortalığa saçılmış. El değmemiş doğası, el atılmayı bekleyen son büyük petrol yatakları, sömürülmeyi bekleyen her milletten el/düşün emeği ile kapitalist terörün yeni arzu nesnesi karşınızda; burası Erbil coğrafyası...

     
    Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu sayfasına giriş yapın. Karşınıza çılgın bir devlet memuru çıkacak. Bir başka haberde aynı memur, “adeta ihale takipçisi gibi çalışıyoruz” sözleriyle tavanlara sıçrayacak. Öteki yatırım haberlerine bakıyorsunuz... Antepten 30 kişilik işadamı “tarihi, kültürel bağlar” eşliğinde Erbil’e çıkarma yapıyor. Türkiye’nin batısından güzel İzmir, vatansever İzmir boş durur mu, Egeli ve İzmirli yaşlı-genç işadamlarından 25 adamlık iş kuvveti ile Erbil pastasını yakından incelemek üzere Irak’a “giriyor”. Irak’ın “coğrafi ve lojistik avantajları” gözlerini fıldır fıldır döndürüyor. Yutulacak pastanın mezhebi, ırkı, milliyeti, vatanı olmaz deyip incelemelerini şu sözlerle tamamlıyorlar: “Küresel kriz nedeniyle zor günler yaşayan Türk işletmeleri için can simidi oldu".
     Pentagon’un, silah şirketlerinin, Bush ekibinin işgal edip "özgürleştirdiği" Irak burası. İnşa halindeki milli duygularla gaz verilen, BDP'nin uzaktan hayranlıkla izlediği gıcır gıcır ulus-devletin valileri Erbil pastasını gelin paylaşalım diye neredeyse yalvarıyor küresel çetelere. 

     
   Küresel şirketler, çok sayıdaki MHP'li, karadenizden inşaatçılar "kazan-kazan" oyunu oynarken o tarafta; kışladaki, dağdaki gençler "kaybet-kaybet" oyunu ile mezarı boyluyor bizim bu tarafta.
     Arama sırasında BBC’nin "Öteki Irak" başlıklı 8 bölümlük dizisine rastladım. Irak’a giren her milletten işadamı için “ekmek” aslanın ağzında gerçekten. Şu izlenime bakın:  “Bütün önemli binalar gibi, çevresi iki insan boyunda kalın taş bloklarla örülü ve üç titiz aramdan geçerek girilebilen Erbil Sheraton otelinin lobisi, adeta bir ticari ve diplomatik arı kovanı”.
     Yoksulluktan gelme, çok çekmiş Leyla Zana yakın gelecekte bir diplomat ya da işkadını olarak arı kovanının içine düşer mi?  Erbil tarafına baktıkça “vatan, millet, Diyarbakır” heyecanıyla çenesi düşen Osman Baydemir gelecekte kuracağı şirketler grubunun bayraklarıyla Erbil pastasına dalar mı?
     Okuyoruz ki, Erbil pastası %3'lük vergi cennetiymiş. Tek eksiği maaşa bağlanmış nüfus, sanayi ve tarım sektörünün gelişememesiymiş. Yarı liberalizme geçiş süreci yaşanıyormuş. Şerafettin Elçi’nin oğlu Renas Elçi bir yandan partisini kurmuş, bir yandan beş yıllık şirketiyle altyapı işlerine dalmış. Elçi; Türkiye’den gelen işadamlarına çok sıcak davranıldığını sözlerine eklemiş.
     Bütün bunlar olurken, kapitalizm inşa edilirken, pasta yağmalanırken gerekli olacak zam, zulüm, işkence, yolsuzluk, yozlaşmaya karşı birikecek tepki isyanlarını dönüştürmek için bazı islamcı partilerin kenarda yalancı baharı beklediğini anımsatayım.

     
   Bu yazıyı bitirmek üzereyken Ortadoğu’yu içinden bilen gazeteci Mete Çubukçu’nun “Kürtlerle -sıfır- sorun mu?” başlıklı Radikal’de okuduğum yazısının bitişine bakın: “Türkiye’nin son dönemde, her şeye rağmen en olumlu, tutarlı politikası Irak Kürdistan’ına yönelik. Erbil; Şam, Bağdat, Tahran ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin komşularına göre en az sorun yaşadığı bölge. Bu ileriye Suriye Kürtlerine yönelik de bir ipucu olabilir mi?“
     Çubukçu'nun yazısının üst tarafı “o onu yapmış, bu bunu demiş, o da belki şöyle yaparmış" strateji gevezeliğiyle dolu. Çubukçu; memleketi Türkiye sanki o kadar huzurlu ki, komşularıyla sorunlarına gelecek biçiyor. Çok gezen, savaş gören gazetecimiz Irak huzurunun geçici olduğunu, serbest piyasa ile süslenen ulus-devlet pastasının büyüklüğünün şimdilik geçici huzur verdiğini anlamakta zorluk çekiyor, tarihe ezen-ezilen çarpışmasından bakmadığı için huzursuz 
olmuyor. 
    
“Kürdistan Dünya Kapitalizmine Entegre Edileceği Döneme Giriyor” 
http:/www.bianet.org/bianet/siyaset/151426-kurdistan-dunya-kapitalizmine-entegre-edilecegi-doneme-giriyor 

Ekim 20, 2024

Kısa Dalga

 

 Filistin için Bin Genç Hareketi'ne  operasyon:  18 gözaltı 

Gözaltı haberini X hesabı üzerinden duyuran Filistin için Bin Genç hareketinin paylaşımında şöyle denildi: 

“Acil dayanışma çağrısı! bu sabah dostlarımız ev baskınıyla gözaltına alındı. 18 yoldaşımız gözaltında. Aksa Tufanı’nın ve soykırımın 1. yılında intifadanın sesini bu şehrin meydanlarında haykırdığımız için sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Yüreği Filistin ile atan herkesi, işgalci Siyonistlere ve suç ortaklarına karşı Filistin halkı yalnız değildir diyen gençleri yalnız bırakmamaya çağırıyoruz!"

Filistin İçin Bin Genç Hareketi hakkında

İsrail’in 7 Ekim 2023’te Gazze’ye başlattığı saldırıların ardından, Filistin’e destek eylemlerinde tanışan gençlerin bir araya gelişiyle Aralık 2023’te kuruldu. Hareket kendini, ‘anti-siyonist, anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir topluluk’ olarak tanımlıyor

Evrensel

  
 Börklüce Mustafa’dan Kablocu Mustafa’ya

BBP Genel Merkez Yöneticisi ve Denizli’deki Pamukkale Kablo sahibi Mustafa Semerci, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile birlikte İsrail'e gönderilen kablolar önünde poz veriyor. Ayrıca, İsrail devletinin Pamukkale Kablo adına düzenlediği izin belgesi ve gümrük kayıtları, alıcı şirketin İsrail devleti elektrik kurumu olduğunu gösteriyor.

TÜİK verileri, İsrail'e kablo ihracatının devam ettiğini ancak gümrük kayıtlarının Filistin’miş gibi tutulduğunu ortaya koyuyor. Pamukkale Kablo 2023 yılı Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde 297'nci sırada. Şirketin 2023 yılı net satışı 5 milyar lirayı aşıyor. 2023 yılında 183 milyon 738 bin dolar ihracat yapan Pamukkale Kablo'da işçi net 20 bin lira ücret alıyor.

Ekim 19, 2024

Cumhuriyet / T'24

 

İsrail’e ticaret Filistin’e ticaret oldu

Ülkemize İsrail mallarını boykot için kampanyalar yapıldı hatta İsrail ürünleri satan firmalar boykot edildi. Starbucks’ın şubeleri basıldı camları kırıldı. Oturan kişilere saldırıldı. Bu kadar da hassasız!

Ancak ülkemizin İsrail ile yaptığı ticareti Metin Cihan ortaya çıkarınca ortalık karıştı ve yazımın hemen başındaki açıklama ile “İhracat yasaklandı” denildi.

Gerçekten öyle mi?

İsrail ile ihracatımız kâğıt üzerinde sıfır gözüküyor ama insani yardım malzemelerinin dahi giremediği Filistin ile ihracatımız astronomik derece artmış.

Bakın rakamlara...

Mesela ne yasaklandı? Mermer, madeni yağ, çelik ihracatı değil mi? Ki çelik ihracatı burada İsrail’in en çok canını yakan ambargo kalemi.

   Gümrüklerde kâğıt üzerinde ihracatın yapıldığı ülke Filistin ama asıl malın gideceği adres İsrail. Ticaret Bakanlığı’nın açıklamasında belirtildiği gibi öyle ticaretin kesildiği falan yok. Hepsi kâğıt üstünde yapılan oyunlar. Öyle eyyy mey nidaları yine iç siyaseti dizayn etmek için.

   İsrail Filistin’de taş üstünde taş bırakmıyor, bu sırada AKP iktidarının ve destekçilerinin tepkisi sözde bile değil. Açın bakın İspanya, Güney Afrika, İskoçya gibi ülkeler Türkiye’den daha çok zor durumda bıraktı İsrail’i.

Murat Ağırel    Cumhuriyet

                         

 Gazeteci Metin Cihan: İsrail'le ticaret devam ediyor; gemiler bizim gümrükte Filistin olarak kaydedilip yolda İsrail olarak değiştiriliyor 

Ekim 16, 2024

2020 / “Malumatfuruş“

  ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ortadoğu’da Sınırları Değişecek 22 Ülke Arasında Türkiye’yi de Saydığı İddiası Doğru Değil  (2020)

Birgün

2009: Obama, TBMM'de konuşuyor.

BOP’ta 3’üncü evre: Tufan’dan ‘yeni düzen’e

NEDEN BOP?

1’inci neden; bölgenin neoliberalizasyonu

ABD’nin “Ortadoğu’yu Dönüştürmek’ten kastı bölge ülkelerinin “reform” adı altında neoliberalisazyonuydu. Dünyanın enerji deposu olan bölgenin tüm bileşenlerini kapsayacak şekilde bölgenin neo liberal tahakküme açılması “reform” olarak pazarlanıyordu. Bölge rejimlerinin neo liberalizmle sorunları olmasa da ABD’nin istediği hızda küresel neo liberal politikalara entegre olmuyorlardı. İran, Libya, Suriye bu ülkelerdendi.

2’nci neden; İslamcılara alan açmak

Bir diğer etken ise “Yeşil Kuşak” bakiyesi siyasal İslamcılara alan açmaktı. Yıllar yılı “beslenen” siyasal İslamcılar artık kabuğundan çıkmıştı, bunların “ılımlılaştırılarak” siyasal sürece entegre edilmeleri gerekiyordu. Ne liberalizmle ne de emperyalizmle bir sorunları olan İslamcılar, kendilerine biçilen misyonu yerine getirmekte heveslilerdi.

3’üncü neden; İsrail’in güvenliğini sağlamak

BOP’un bir diğer ayağı da İsrail’in “güvenliği”nin sağlanmasıdır. Yayılmacılığını sürdüren İsrail’in işgalci politikaları Ortadoğu’da büyük bir rahatsızlık nedeniydi. İsrail’in “güvenliği” için bölgenin düzleştirilmesi gerekiyordu. Bunun için de İsrail’e karşı çıkan İran ve müttefiklerinin oluşturduğu “Direniş ekseni”nin parçalanması ve “ılımlı” İhvancılar’a alan açılması gerekiyordu. İslamcılar iktidara taşınarak radikallikleri de törpülenecekti bu vesileyle.

 

BOP’UN AŞAMALARI

Ortadoğu’ya nizam vermeye yönelik Büyük Ortadoğu Projesi’nin üç evresinden bahsedilebilir.

1’inci evre Arap Baharı

2010’lara gelindiğinde BOP’un hayata geçirilmesi için elverişli maddi koşullar oluşmaya başladı. Arap sokaklarındaki kitlelerin biriken öfkesi çalındı, meydanlara taşan irade BOP’a kanalize edilmeye çalışıldı. Kimi ülkelerde kısmen başarılı olundu, kimilerinde ise bu girişim tutmadı, Libya, Suriye, Yemen gibi ülkeler kanlı bir iç savaşa sürüklendi.

2’nci evre Abraham Anlaşmaları

Emperyalist odaklarının Ortadoğu’yu Arap Baharı üzerinden dönüştürme senaryosu iflas edince Amerika, Donald Trump ile birlikte yeni bir konsepte gitti. Mevcut İslamcı/Arap rejimlerin diplomatik yollarla, masa başında çeşitli rüşvetler/çıkarlar karşılığında İsrail ile barıştırılması. Abraham/İbrahim anlaşmaları ile Arap rejimleri birer birer normalleşti. Her şey yolunda gidiyor gözükürken Filistin’in var olma hakkını yok sayan bu anlaşmalar da 7 Ekim 2023 itibariyle sekteye uğradı.

3’üncü aşama; İsrail eliyle yıkım

 İbrahim Varlı    Birgün 

Ekim 07, 2024

 

 
Dava ve ticaret: Paradan kan damlar

Savaş, hisse senedi piyasasında özellikle ABD’de kurulu silah tekellerin kaldıracı oldu. Şirketler değerlerini katladı. Aralarında tanıdıklarımız var. Türkiye’de Koç Holding ile yarı yarıya ortaklığı bulunan ABD’li Ford ticari pikap kamyonetlerini zırhlandırıp Gazze savaşı için İsrail’e teslim etti. General Motors İsrail ordusu için motor ve şanzıman ünitesi üretti. Türkiye’de otomobil üreten Hyundai’nin ürettiği ekskavatörler de, Türkiye pazarına çoktan açılmış JBC’nin iş makineleri de ocak ayında Doğu Kudüs’te Filistinli ailenin evini yıkıyordu. Bu iş makinelerini taşıyan Mercedes Arocs kamyon Türkiye’de üretilmiş olabilir miydi? Soykırım ile doğrudan ilişkili sayısız ticari ilişki ve bağa siyasal iktidar gözlerini kapatmışken, kasım ayında Gazeteci Metin Cihan bir başka ticari ilişkiyi faş etti:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim'de bir hastaneyi bombaladığı için İsrail'i kınarken, oğlu Burak'ın şirketi İsrail limanında yükleme yapıyordu. 28 Ekim'de Erdoğan yine İsrail'i eleştirirken ve insanları mitinge çağırırken, oğlunun gemisi kargosuyla Cebelitarık Boğazı'ndan geçiyordu.”

                             

Ekim 06, 2024

Rize

 

AKP'nin Filistin ikiyüzlülüğü: Belediye başkanları dualar eşliğinde Burger King açılışı yaptı

AKP’nin İsrail’e yönelik tepkisi söylemsel düzeyde kalırken, içerisinde AKP bağlantılı kişilerin de bulunduğu gruplar tarafından gerçekleştirilen en “radikal” eylemler Burger King’e karşı oldu.

Öte yandan Rize’de yaşananlar AKP’nin Filistin gündemine karşı ikiyüzlü politikasını bir kez daha gözler önüne serdi.

AKP’li belediye başkanları ve yöneticileri, dualar eşliğinde Burger King şubesinin açılışını gerçekleştirdi. Açılış sırasında “Kahrolsun İsrail” sloganı atan bir kişi 10 kişilik grubun saldırısına uğradı.

Sosyal medyada Gazze paylaşımı, dışarıda Burger King açılışı

SÜTAŞ için ‘iftihar’ vakti: Eylemci işçiye jandarma, ‘beğenen’e işten çıkarma  



Baskılara rağmen FIFA kulağının üstüne yatıyor

Fransa'da solcu Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisinden Milletvekili Thomas Portes, FIFA'nın İsrail'i tüm uluslararası futbol müsabakalarından men etmesi için change.org sitesinde imza kampanyası başlattı. İmza kampanyasına, Avrupa'da ve Kuzey Afrika'da kamuya mal olmuş birçok isim destek verdi. 

SAVAŞ SUÇLUSU İSRAİL

Açıklamada, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in saldırılarında 40 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği, on binlerce sivilin yaralandığı, 1,9 milyon Gazzelinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı kaydedilirken, yaklaşık 1 yıldır Filistin halkının İsrail hükümeti tarafından inanılmaz bir şiddete maruz kaldığı ifade edildi. Filistinlilere yönelik toplu katliamlar gerçekleştiği, bölgede 92 Filistinli futbolcunun yaşamını yitirdiği ve Gazze'deki spor için kullanılan altyapının tamamen harabeye döndüğü aktarılan açıklamada, Rusya-Ukrayna savaşının ardından Rusya ve Belarus'un uluslararası spor müsabakalarından men edildiği anımsatıldı. Açıklamada, "Spor her daim olduğu gibi siyasi kalacak" ifadesi kullanılırken, FIFA'nın sorumluluk alarak İsrail'i uluslararası müsabakalardan men etmesi talep edildi.

                          

Ekim 03, 2024

Mart 2024


 

İsrail saldırganlığının arkasındaki gizli güç: SOCAR

Bu yıl yaz başında İsrail Gazze’de bir soykırım yürütürken Türkiye’de göstericiler SOCAR binalarının kapısına dayandı. Polis göstericilere çok sert müdahale etti, evlerini bastı, yakaladıklarını yaka paça götürdü. Azerbaycan petrol şirketi SOCAR, İsrail'e petrol satıyordu ve İsrail askeri aygıtı Gazzelileri o petrolün yardımıyla öldürüyordu. SOCAR’ın petrolünü, Türk şirketi BOTAŞ taşıyor, İsrail limanlarına ulaştırıyordu. Yani Azerbaycan ve Türkiye bu savaşta İsrail’in en büyük destekçisi konumundaydı.

 SOCAR açıklamasından bir ay sonra Erdoğan, partisinin Rize İl Teşkilatı toplantısında İsrailli Dışişleri Bakanı Israel Katz’ın kendisine yönelttiği ithamlara karşılık olarak, “Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok” diyor, İsrail’e askeri operasyon yapmaktan söz ediyor. Bu sözlere ilk tepki Azerbaycan Milli Meclisi tarafından yayınlanan "Azerbaycan" gazetesinde 1 Ağustos tarihinde yayınlanan başyazıyla geliyor. Yazıda, Karabağ’daki zaferin sadece “şanlı Azerbaycan ordusu, yiğit askeri ve kahraman halkına” ait olduğu vurgusu yapılıyor. Yazıda ayrıca Karabağ Savaşı sırasında Türkiye’den gönderilen mühimmatın yardım değil, “her kuruşuna kadar bedeli ödenmiş” cephane olduğu ileri sürülüyor. Savaş sırasında “Azerbaycan’ın güçlü havacılık ve taarruz sistemine” Türkiye’nin ürettiği Bayraktar insansız hava araçlarının (İHA) dahil olduğu ama bu sistemin "yalnızca Bayraktarlardan ibaret olmadığı" vurgulanıyor. Azerbaycan'ın İsrail üretimi İHA'ları da kullandığı biliniyor.

Gazze saldırısı İsrail ve Türkiye arasındaki Azerbaycan’da yer kapma mücadelesini İsrail’in kazanmasıyla sonuçlanıyor. 

Al petrolü ver silahı

                                      

Ekim 02, 2024

 İsrail-İran çatışmasında Türkiye İsrail'in tarafındaydı: 4 somut kanıt

Türkiye’de hükümetin İsrail’in nasıl yanında yer aldığını dört ana başlıkta sıralamak mümkün:
              

İstanbul

 

Gazze’ye 5 bin ton yardım taşıyan “özgürlük filosu” 6 aydır Haydarpaşa Limanı’nda tutuluyor. Batı’nın baskısına boyun eğen iktidar, hayati önemdeki yardımları engelliyor. 

Nisan ayından bu yana “Özgürlük Filosu” Haydarpaşa limanında tutuluyor. 3 gemiden oluşan ve dünya çapından Filistin’le dayanışmak için gelen 500 aktivistin bulunduğu filo, Gazze’deki Filistin halkına ulaşması için 5 bin tonluk insani yardım taşıyor. Türkiye hükümeti, İsrail, Avrupa’daki Batılı müttefikleri ve ABD’nin baskısına boyun eğerek, gemilerin yola çıkmasını engelliyor.

                                  

Ekim 01, 2024

 


Portekiz, Slovenya ve Karadağ'a çağrı: İsrail'e mühimmat taşınmasına yardım etmeyin

Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Af Örgütü Slovenya Direktörü Natasa Posel, "MV Kathrin'de olduğuna inanılan ölümcül kargo İsrail'e ulaşmamalı. Zira bu kargonun Filistinli sivillere karşı savaş suçu işlenmesine katkıda bulunma riski açık" diye konuştu.

Posel, Namibya'nın limanından geminin İsrail'e geçişine izin vermeyerek uluslararası yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek, "Şimdi Slovenya, Karadağ ve diğer tüm devletlere düşen aynı şeyi yapmak ve geminin hukuksuz geçişini kolaylaştırmaktan kaçınmaktır" dedi.

Uluslararası Af Örgütü'nün savaş suçları ve diğer ciddi ihlaller için silah kullanmaları nedeniyle İsrail ve Gazze'deki silahlı gruplara derhal silah ambargosu uygulanması çağrısında bulunduğunu hatırlatan Natasa Posel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı.

Eylül 24, 2024

Konya



 İncirlik Üssü'ne yürüyüşte 9. gün:
Konya’da 'Katil NATO, işbirlikçi AKP' sesi yükseldi

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...